“Uzayda kimse inşa ettiğini duyamaz”

Zaman yolculuğunu bitirdiğimize göre, bugün biraz dünyanın dünyanın dışına çıkalım diyorum, ne dersiniz? Uzaya gitmeye hazır mıyız?

LEGO setleriyle oynamaya başladığımda, Klasik Uzay (Classic Space) teması setleri çoktan gelip gitmişti. Benim ilk uzay adamlarım, Futuron temasına aitti. O yüzden de uzun yıllar onları Klasik Uzay teması minifigürleri zannettim. Instagram’da geçirdiğim yıllar sonunda öyle olmadıklarını öğrenmiş olsam da, yine de yerleri bir ayrıdır. Ne yalan söyleyeyim, korsanlar ve şövalyeler her zaman daha çok ilgimi çekmişti, ama uzay temalı setlere de hiçbir zaman hayır demedim. Kim diyebilir ki?

LEGO klasik uzay
Sol: Normal insanların klasik uzay minifigürleri. Sağ: Benim klasik uzay minifigürlerim.

CMF serileriyle gelen epey bir uzay temalı minifigür var, ama bugün onların sadece bir bölümüne bakacağız: Uzaylılara. Daha da açık olmak gerekirse, insan görünümlü olmayan uzay yaratıklarına. Bayanlar baylar, LEGO Uzay Öykülerinin ilk bölümüne hoşgeldiniz!

(Bir önceki öyküde sözünü ettiğim gibi, bu yazılar CMF 21-24 serilerindeki minifigürleri içermiyor. Onların öyküleri daha sonra gelecek.)

Space Alien (CMF 3)

Uzaylı minifigürleri, bence CMF serilerinin en şapşal görünümlü minifigürleri. Tamam, bir noktada korkutucu olmaları gerektiklerini biliyorum, ama üzgünüm, değiller.

Tıpkı Viking’ler gibi, uzaylılara da yaratıcı isimler vermek her zaman mümkün olmuyor. Uzaylı işte, daha ne kadar açık olabilir ki? Söz konusu arkadaşın adını Türkçe’ye çevirince daha da bir komik oluyor: Uzay Uzaylısı. Evet. Çok güzel oldu bu.

LEGO minifigürlerinin resmî isimlerini çoğu zaman bilmem. Onun yerine bazılarına kendim lakaplar takarım, “şapşal surat” ya da “havalı çocuk” gibi. Çok orijinal olmayabilir, ama benim anlamama yetiyor. Öykümüzün ilk kahramanı, Space Alien (ya da Dilli Surat).

Dilli Surat’ın ırkı, kendilerine uzay fatihleri diyor, ve Squidman isimli bir krala hizmet ediyor. Onun her söylediğini sorgusuz sualsiz yerine getiriyorlar. Her ne kadar uzay-dünya çeviricisi “kral” ve “fatih” kelimelerini kullansa da, nasıl biri olduğunu anlattığında, Squidman’in daha çok bir hırsız olduğu izlenimi uyandı üzerimde.

Dilli Surat, özel kalıp bir kafaya sahip olan ilk CMF serisi minifigürü, ama bu kafa daha önce Squidman ve Squidtron minifigürlerinde kullanılmış, gri renkte. Gayet bilim kurgu görünümlü mor-gri bir kıyafete sahip, ve göğsünde yabancı gezegenlerde rahat nefes alabilmesi için bir cihaz var. Silahı, hem uzaylılar, hem de insanlar tarafından kullanılan bir silah (anlaşılan bir ara süngerler bile kullanmış), ama sadece Dilli Surat’ınki altın renginde. Ve tabii ki mor ışınlar atıyor.

Bence Squidman’in öyküsünü ona benzer bir minifigürle devam ettirmek iyi olmuş. Hem öncesini bilenler için, hem de bilmeyenler için. İlk özel kalıp uzaylı olduğu için, sonraki serilerde böyle bir olasılık olabileceğinin de habercisi olmuş.

Classic Alien (CMF 6)

Bana sorarsanız bu arkadaş, bir öncekinden biraz daha korkunç, ve klasik bir uzaylının bütün özelliklerine sahip. Aaa, demek ki adı burdan geliyormuş!

Dilli Surat’ın tersine, Klasik Uzaylı konuşurken çeviriciye ihtiyaç duymuyor. Hayır efendim, onun medeniyeti çok daha ileri düzeyde. Ya bu yüzden, ya da dünyada biraz fazla zaman geçirmiş. Geçen gün gazete okuduğunu gördüm! Bana gezegeniyle iletişim kuralı epey zaman olduğunu, ama ona gizli mesajlar gönderdiklerinden emin olduğunu söyledi. Ne kadar uğraştıysam da onu bu fikirden vazgeçiremedim.

Klasik Uzaylı’mız, CMF serisindeki ikinci uzaylı, ama kendine özel bir kafa kalıbına sahip ilk uzaylı. Baştan aşağı gri renkte, ama elleri ve kemer parçası koyu gri. Ya çıplak dolaşıyor, ya da gerçekten çooook dar bir uzay kıyafetiyle, çünkü kaslarını görebiliyoruz. Dilli Surat gibi, ışın tabancasının rengi ona özel, ve yeşil ışınlar atıyor. Devasa gözleri var, ve açıkçası dünyada olmaktan çok memnun değil.

Klasik Uzaylı, LEGO uzaylı ırklarına iyi bir ekleme olmuş. Öncesinde ve sonrasında çıkan farklı ırklar sayesinde, istenilirse kocaman bir galaksi yapılabilir.

Alien Trooper (CMF 13)

Bu arkadaşa Uzaylı Asker diyebiliriz sanırım. Söylediğine göre, o da dünyayı fethetmeye gelmiş. Ben gerçekten anlayamıyorum ya, uzaylıların fethetmekle derdi nedir? Hayır bir de neden dünya? Koskoca evrende başka gezegen mi kalmadı? Bu kadar iyi korunan bir gezegene gel, fethedicem diye çabala. Daha nefes bile alamıyorsunuz ya!!

Pardon, bir an kendimi tutamadım. Evet, ne diyordum? Fethetmek. Evet. Amacı buymuş, ama uzayda tahmininden biraz fazla vakit geçirmiş. Dünyaya geldiğinde fark etmiş ki, onun “ileri” dediği teknoloji artık ileri falan değil. Üstelik karşılaştığı herkes onunla dalga geçmiş. Neden mi? Uzay gemisi at arabasıyla aynı hızda gidiyor, ve koca mavi gözleri herkese sevimli kedi videolarını hatırlatıyor da ondan. O yüzden de insanlar onu gördüklerinde korkmak yerine “Yaaa, ne kadar da sevimli!” diyorlar.

Konuşurken bana tüm uzaylı minifigürlerini bir çatı altında toplayıp, sonra dünyayı fethedeceğini söyledi ama buna da çok ihtimal vermiyorum açıkçası.

Bu küçük asker, üç uzaylı minifigürünün en az korkunç olanı. İnsanı dinginleştiren mavi bir kıyafeti ve kocaman mavi gözleri var. Kıyafetinin üzerinde garip ekipmanlar var, eminim nefes almaya ve söyleneni anlamaya yarıyorlardır. Silahı, daha önce hem robot polisler, hem de dinozor avcıları tarafından kullanıldığı için, biz dünyalılara çok bir anlam ifade etmiyor.

Kafası ise bambaşka bir hikâye. Bir süre bu kafa sadece ona aitti, ama sonra başka bir yerde daha görüldü. Bu konuyla ilgili birkaç teorim var. Birincisi, insanlar fetih muhabbetlerinden sıkılıp en sonunda kafasını uçurdular, ve çürüsün diye bir yerde bıraktılar (ki rengi bu yüzden değişti). İkincisi, astronotlar onun ırkından başka bir uzaylı buldular ve parçalayıp incelemek için dünyaya getirdiler. Üçüncüsü de, o kadar ünlendi ki, kafasıyla aynı şekilde şekerleme yaptılar. Açıkçası üçüncü seçenek olmasını umuyorum, çünkü diğer ikisi biraz rahatsız edici.

Herşeyi bir kenara bırakırsak, CMF serisinde çıkan uzaylılar içinde benim favorim Alien Trooper. Ne yapacağını bilmez, masum bir ifadesi var, ve bu ifade öyküsünü çok güzel destekliyor.

Alien Villainess (CMF 8)

İşte karşınızda gerçek bir vizyoner! Gezegenler umurunda bile değil, o bütün evreni fethetmek istiyor! Yürü be kızım!

Kaynaklar, bu hanımın gerçek adının söylenmesinin çok zor olduğunu söylüyor, ayrıca kraliyet ailesi dışında kimsenin bilmemesi gerekiyormuş. Ona baktığımda gördüğüm ilk şey beyni olduğu için ona Uzaylı Beyin diyeceğim.

Türünün ilk örneği değil (son da olmayacağım diye ekliyor). Babası, insan ırkını köleleştirip, beyinlerimizi enerji kaynağı olarak kullanmanın hayalini kurarmış. Haliyle bu hayal kızına da geçmiş, biraz da güncellenmiş. Uzaylı Beyin, bütün evreni köleleştirmek istiyor. Bu hiç kolay değil tabii, sürekli peşinde kendine “süper kahraman” diyen bir grup yaratık var, planlarını bozuyorlar. Ama vazgeçiyor mu? Tabii ki hayır. Vazgeçme kelimesinin anlamını bile bilmiyor! (Şaka değil, uzaylı dilinde “vazgeçmek” diye bir kelime yok.)

Kafası daha önce iki minifigürde daha kullanılmış, Alien Commander (babası) ve Alien Android (babasının emir eri). Uzaylı Beyin’in dediğine göre, erkek uzaylıların beyinleri yeşil, dişilerinki ise pembe olurmuş. Ayrıca kıyafetler mor-pembe tonlarında olmalıymış, beyinleriyle uyumlu olsun diye, ve sadece kraliyet ailesi pelerin takarmış.

Her ne kadar hayali evrene diz çöktürmek olsa da, Space Alien’da olduğu gibi eski bir LEGO temasının devam etmesi hoşuma gitti. Ayrıca arada kötü kadın karakterlere de ihtiyacımız var, değil mi?

Alien Avenger (CMF 9)

Öncelikle şunu belirteyim, bu arkadaşın bizim bildiğimiz Avengers’la hiçbir alakası yok. Ama en azından adını biliyoruz: Shami.

Shami epey büyük bir aileden geliyor. 4999 kardeşi var, hepsi birbirinin aynı. Annelerinin neye benzediğini düşünmek bile istemiyorum! Ama galaksinin dört bir yanında dolaşan söylentilere göre, Shami ve kardeşleri bir zamanlar insandı, hatta evrende barışı korumakla görevlendirilmişlerdi. Bir görev sırasında, küçük bir gruba bir virüs bulaştı, ve bu virüs ana gemiye geldi. Yavaş yavaş, herkes dönüşüm geçirdi, ve herhangi bir insanın (ya da uzaylının) olamayacağı kadar tehlikeli oldu. Tek bildikleri yağmalamak ve yok etmek. Ten renkleri de değişti, zırhlarının rengi de. Bir zamanlar disiplin ve düzeni simgeleyen koyu mavi, yerini düşünmekten aciz savaş makinalarının grisine bıraktı.

Tabii, bunlar sadece söylenti. Shami’ye sorsanız, sürekli savaş içinde olan bir gezegende doğmuş, o yüzden de her an her şeye hazır olması gerekiyor.

Shami’nin zırhı ona özel değil, başka minifigürler tarafından da kullanılmış. Kaskı ise, sadece bir minifigürde daha var, ki bu da söylentileri doğruluyor. Aslında silahları da aynı… Acaba… olabilir mi? Evet, korkarım söylentiler doğru, Shami aslında…

Ne? Kim? Nerde?

Ne yazık ki bize ayrılan sürenin sonuna geldik. Öyküyü böyle yarıda kesmek istemezdim, ama yapacak bir şey yok. Virüsten etkilenmemek için dezenfekte olmam gerekiyor. Size söz, ilk fırsatta Shami’nin gerçek kimliğini açıklayacağım.

Bir sonraki yazıda görüşmek üzere!

LEGO uzay
Bazı yaratıklar hiç ders almıyor…

 

Önemli not: Bu yazıda sözü geçen bilgiler çoğunlukla güvenilir kaynaklardan gelmekle beraber, minifigürler arasındaki ilişkiler ve onların öyküleri çoğunlukla yazarın hayalgücünden çıkmıştır. LEGO Grubu’nun bu minifigürler için planladığı öykülerle olan benzerlikler tamamen rastlantıdır.

Önemli not 2: Dilli Surat ve Uzaylı Beyin isimleri, tamamen uydurma olup, resmî isimlerle bir bağlantısı yoktur.

Önemli not 3: Yazı içine serpiştirilen linklere tıklayarak gönderme yapılan set-minifigür-karakterlere ulaşabilirsiniz.

 

Tekli minifigür resimleri Brickset sayfasından alınmıştır. Grup resimleri yazara aittir.

Kimisi çocukken Barbie bebeklerle oynar, kimisi de LEGO minifigürleriyle küçük dünyalar kurup, bu dünyaları büyüyünce de korumaya devam eder. Sanırım benim hangi gruba dahil olduğum belli :)

Bir yorum yazın

Back to Top