Oyuncak Fotoğrafçılığı: Kompozisyon İlkeleri (Bölüm 3)

2021 mi? Şaka değil mi? Oyuncak fotoğrafçılığı ile ilgili yazdığım son yazı 2021 mi gerçekten? Evet, öyle. Aradan tam 2.5 yıl geçmiş. Pınar hanım bir tarafını kaldıracak da, araştırmasını yapacak da, fotoğraflarını ayarlayacak da, ohooo, ölme eşeğim ölme. Öte yandan bakarsak, son yazı yayınlandıktan kısa bir süre sonra bloga ara vermişim. 2022’de 3 ay yazı paylaşıp sonra tekrar bir ara. Blogun yeniden hayata dönme tarihi Nisan 2023. Eh, en azından fotoğrafçılıkla ilgili yazı yayınlamama sebebim biraz geçerli – genel olarak yazı yayınlamamış olmak! Hadi bu seferlik affediyorum kendimi, ama bir daha olmasın!

(O değil de, insanın kendisiyle diyalog kurması ayrı bir delilik düzeyi bence. Ama çok eğlenceli, arada deneyin, tavsiye ederim :) )

Peki, o zaman bıraktığımız yerden devam edelim. Nerede bıraktığımızı hatırlayan var mı? Oyuncak fotoğrafçılığının tarihi, tamam, konu, öykü ve sahne ile ilgili yazı, tamam, kompozisyon ilkeleri bölüm 1 ve bölüm 2, tamam. Kompozisyon ilkeleri yazılarında, 1/3 ilkesi, tek sayı ilkesi, çizgileri kullanma, bakış açısı, ölçek, odaklama ve odak noktası hakkında kısa bilgi vermişim, birkaç örnekle birlikte. Ama bunlar sadece başlangıç, ve daha bir sürü ilke, yani daha iyi fotoğraf çekmenize yardımı dokunacak rehber var. O zaman biz en iyisi kompozisyon ilkeleriyle devam edelim.

Önceki yazılarda yazmışım, gene yazıyorum. Ben profesyonel fotoğrafçı değilim. Lensleri değişen janjanlı bir fotoğraf makinasıyla değil, telefonumla çekiyorum bütün fotoğraflarımı. Evet, daha önce bahsettiğim kitapları yazarken de, internette dolaşırken de, fotoğrafçılıkla ilgili pek çok şey öğrendim. Ama bunları her zaman uyguluyor musun derseniz, cevabım hayır. Benimki sadece oyuncak (ağırlıklı olarak LEGO) fotoğrafçılığına ilgi duyanlar için, başlangıç düzeyinde bir yazı grubu olacak. Bu konuda benden çok daha deneyimli olan, çok daha güzel resimler çeken, ve bu konuda bilgi veren başka bloglar var. Bu konuya ilgi duyuyorsanız ve İngilizceniz yeteri kadar iyiyse, o bloglara da göz atmanızı kesinlikle tavsiye ederim.

Fotoğrafçılık çok geniş bir konu. Bu konuda yazılmış bir sürü kitap, internet üzerinde bir sürü ders, bir sürü yazı bulmak mümkün. Benim burada izleyeceğim yol, kendi deneyimlerime dayalı bir yol olacak, dolayısıyla “Aaa bunu niye şimdi söylüyor, daha önce söyleseydi ya!” derseniz, nedeni bu.

Fotoğrafların kalitesini arttırma yolları

Resim kalitesinden bahsetmiyorum tabii ki. Yoksa al eline son model ultra profesyonel kamerayı, önüne geleni çek. Konumuz, fotoğrafın içeriğinin kalitesini arttırma, fotoğrafı daha ilginç hale getirme. Önceki yazılarda bahsettiğim ilkeler, bunu sağlamanıza yardımcı olabilecek şeylerdi. Bu yazıda da benzer ilkelerle devam edeceğim.

Bugünün yazısında değineceğim fotoğrafçılık ilkeleri:

  • Negatif alan
  • Zıtlık
  • Simetri ve yansımalar

Negatif alan

Negatif alan, adındaki negatif kelimesinin aksine, olumsuz bir şey ifade etmiyor. Fotoğrafın ana konu ya da konularının dışında kalan alanı anlatıyor. Bu alan boş olabileceği gibi, ana konunun dışında olan başka şeylerle dolu da olabilir. Bulanık da olabilir, net de. Aşağıda fotoğrafın aslı ve negatif alanın işaretli olduğu halini görebilirsiniz.

Hareket halinde olduğunu belirtmek istediğimiz durumlarda, genellikle bu alanı hareketin yönünde bırakmamız daha iyi sonuç veriyor. Kompozisyon ilkeleriyle ilgili olan ilk yazımda, bunun çok kötü bir örneğini vermiştim, burada da onu tekrar paylaşayım.

Yola başladık desem, değil, yol bitiyor desem, değil…

Tabii eğer farklı bir mesaj vermek istiyorsanız, bunun tam tersini de yapabilirsiniz. Aşağıdaki fotoğrafı çeken Tom Milton, askerlerin uzun ve zorlu bir yolu geçmiş olmalarını vurgulamak istemiş, bu yüzden de konuyu kadrajın sağına yerleştirmiş.

oyuncak fotoğrafçılığı
Tom Milton’ın Toy Photographers blogundaki yazısından alınmıştır.

Ne yalan söyleyeyim, bu benim neredeyse hiçbir zaman bilinçli olarak yaptığım bir şey değil. Eskilere bakıyorum, o zaman daha da azmış, çünkü Instagram’da sadece kare resim paylaşıldığı için çektiğim fotoğrafları kare formatında çekmişim. Şimdi en azından bunu yapmıyorum, dolayısıyla şansıma olması gereken yerde boşluk kaldığı oluyor. Kırk yılda bir ona göre ayarlayıp çektiğim de oluyor ama, gerçekten çok az.

Arada işe yaradığı yerler de oluyor tabii. Örneğin aşağıdaki fotoğraf, çok basit olmasına rağmen hâlâ çok hoşuma gidiyor. Sert rüzgârla parçalarına ayrılarak uçan bir minifigür. Yeterli miktarda negatif alan olduğu için, konunun ortada olması gözü rahatsız etmiyor.

Zıtlık

Fotoğrafta zıtlık yaratmanın farklı yolları var. Aklıma gelenleri bir sıralayayım bakalım, neler çıkacak.

Renk zıtlığı: Siyah üzerinde beyaz, beyaz üzerinde siyah renk zıtlığı yaratmanın en kolay yolu. Bunun yanında kırmızı-yeşil, turuncu-mavi, sarı-mor gibi zıt renklerin birini arka planda, birini de ön planda kullanarak zıtlık yaratabilirsiniz. Renkli bir arka plan önünde duran siyah-beyaz bir figür, ya da siyah-beyaz bir arka plan önündeki renkli bir figür de renk zıtlığı yaratır. Tabii bu zıtlık ille ön ve arka plan arasında olacak diye bir koşul yok. Birbirine zıt renklerde iki figürle de bunu yapmak mümkün.

Ton zıtlığı: Fotoğraftaki aydınlık-karanlık oranı arasında olan zıtlık. Renkli fotoğraflarda da kullanılabilir, ama siyah-beyaz fotoğraflarda kullanıldığında daha etkili oluyor. Profesyonel kameralarda tonlama ile ilgili daha fazla ayar oluyor. Eğer fotoğrafları telefonunuzla çekiyorsanız, fotoğrafı çektikten sonra bir uygulama yardımıyla ton zıtlığını yakalayabilirsiniz.

Toy Photographers blogundaki bir yazıdan alınmıştır.

Toy Photographers blogundaki bir yazıdan alınmıştır. Fotoğrafçı: Shelly Corbett.

Toy Photographers blogundaki bir yazıdan alınmıştır. Fotoğrafçı: Shelly Corbett.

Boyut zıtlığı: Büyük bir konunun yanına küçük bir konu yerleştirirseniz, göz otomatik olarak ilk önce büyük olanı algılar. Sonra küçük olana bakar, ve aradaki zıtlığın farkına varır. Bunu belli bir şeyi vurgulamak için yapabileceğiniz gibi, fotoğrafa komiklik ya da abartı faktörü katmak için de yapabilirsiniz. Örneğin günlük hayatta kullandığımız objelerin yanına koyulan minifigürler ortaya ilginç kompozisyonlar çıkarabilir.

Biçim zıtlığı: Kavisli objelerin yanına daha sert hatlı objeleri koyarak biçim zıtlığı yaratılabilir. Eğer iyi yapılırsa, fotoğrafa bir denge unsuru da katar. Bu zıtlığı yatay çizgiler ve dikey çizgiler kullanarak da yaratmak mümkün.

Sol taraftaki kıvrımlı nesneler ve sağ taraftaki köşeli nesneler bir zıtlık oluşturuyor. Fotoğrafçı: milosz_85

İçerik zıtlığı: Bana sorarsanız bu, fotoğrafı çekmeden önce üzerinde en çok düşünülmesi gereken zıtlıklardan biri. Yerine göre bir mesaj vermek için, yerine göre bir durumu abartıp, absürtleştirip, komik hale getirmek için kullanılıyor. Olmaması gereken yerde olan bir nesne etrafında kurulu bir kompozisyon diyebiliriz sanırım.

Fotoğrafçı: anns_toypix

Fotoğrafçı: sarouxbastoux

Fotoğrafçı: Scott Murphy

Fotoğrafçı: Megan Mitchel

Fotoğrafçı: Mitchel Wu

Simetri ve Yansımalar

Simetri sadece fotoğrafta değil, sanatın her alanında kullanılan, çok güçlü bir ilke. Fotoğrafı dikey ya da yatay olarak ikiye böldüğünüz zaman, iki tarafta da aynı (ya da birbirine çok benzer) şeylerin olması, o fotoğrafı simetrik yapıyor. Dolayısıyla yansımalar da otomatik olarak simetrik fotoğraflar yaratıyor.

oyuncak fotoğrafçılığı
Hem simetri, hem yansıma

Simetrik fotoğraflar, daha doğrusu genel olarak simetri, gözün en çok dikkatini çeken şeylerden biri. Görsel olarak mükemmelliği temsil ediyorlar, ve bu da – çoğu zaman farkında olmadan – insanların aradığı bir şey. İyi kullanıldığı zaman, fotoğrafta hem bir denge unsuru sağlıyor, hem de uyum.

Tabii bu ille de ille birbirinin aynı iki minifigürün fotoğrafı olmak zorunda değil. Görünüş olarak yakın iki minifigür olabilir, aynı temanın yeni ve eski minifigürleri olabilir, ya da birbiriyle tamamen alakasız iki minifigür olabilir. Sonuçta baktığı zaman göz onları birbirine yakın şekiller olarak algılayacak, ve bir simetri olduğunu fark edecektir.

Toy Photographers blogundan alınmıştır.

Gelelim yansımaya… Ne yalan söyleyeyim, yansıma benim takıntılarımdan biri. Ne zaman yansıtan bir yüzey bulsam, ışık ve keyif koşullarım da elverişliyse, mutlaka bir resim çekiyorum. Instagram’da dolanırken bu tür resimler gördüğümde de çok hoşuma gidiyor. Kimisi bunu benim gibi masa, ayna ya da cam blok üzerinde yapıyor, kimisi de işi ilerletip, doğadaki su birikintilerini kullanıyor. Araç ne olursa olsun, sonuç gerçekten çok hoş oluyor bence.

Gökyüzünün rengi ve sudaki yansıma, büyülü bir fotoğraf çıkarmış ortaya. Fotoğrafçı: brickanywhere

Scott Murphy, yansımayı epey sık kullanan fotoğrafçılardan biri. Instagram profiline bir göz atmanızı tavsiye ederim.

Bugünlük bu kadar…

Bir yazımızın daha sonuna gelirken, yapımda ve yayında emeği geçen… neyse, kendi kendime de teşekkür etmeyeyim, değil mi?

Blogda bahsettiğim teknikleri kullanarak fotoğraf çekenler için Instagram’da oluşturduğum bir etiket var, #bukabricksfotoğrafları diye. Sizin çektiklerinizi de görmeyi çok isterim.

Arayı fazla açmamak adına, bu yazıyı yayınlamadan yenisine başlayacağım. Böylece oyuncak fotoğrafçılığı yazıları da bir yandan devam edebilir.

Ve eğer buraya kadar yazıyı okuduysanız… fotoğraf yarışmasını da unutmayın. Detaylarını paylaştım, buradan ona da ulaşabilirsiniz.

Bir sonraki yazıda görüşmek üzere!

oyuncak fotoğrafçılığı
Bonus olarak zamanında katıldığım bir fotoğrafçılık kursundan bir kare. LEGO fotoğrafı çekmek için şekilden şekile girdiğim doğrudur :)

 

Oyuncak fotoğrafçılığı (ve tabii LEGO fotoğrafçılığı) ile ilgili kayda değer sayfalardan bazıları:

 

Benim çekmediğim fotoğraflar, fotoğrafın altında bahsi geçen fotoğrafçıya aittir.

Kimisi çocukken Barbie bebeklerle oynar, kimisi de LEGO minifigürleriyle küçük dünyalar kurup, bu dünyaları büyüyünce de korumaya devam eder. Sanırım benim hangi gruba dahil olduğum belli :)

Bir yorum yazın

Back to Top