Oyuncak Fotoğrafçılığı: Diyafram, Enstantane ve ISO Değerleri

Oyuncak Fotoğrafçılığı: Diyafram, Enstantane, ISO

Aslında bugünün konusu oyuncak fotoğrafçılığı ve ışık olacaktı. Ama yazarken fark ettim ki, ışık konusuna geçmeden önce değinilmesi gereken başka bir konu var, o da diyafram, enstantane ve ISO değerleri. Bu üç değer, ister telefon, ister fotoğraf makinası kullanın, çektiğiniz tüm fotoğraflarda bulunan değerler. Hepsi birbiriyle bağlantılı olduğu gibi, ışık konusuyla da çok yakından ilgili. O yüzden ışık konusuna geçmeden bu değerler hakkında kısa (olamayan) bir yazı yazayım dedim.

Önceki yazılarda dediğim gibi, ben profesyonel fotoğrafçı değilim. Lensleri değişen janjanlı bir fotoğraf makinasıyla değil, telefonumla çekiyorum bütün fotoğraflarımı. Evet, daha önce bahsettiğim kitapları yazarken de, internette dolaşırken de, fotoğrafçılıkla ilgili pek çok şey öğrendim. Ama bunları her zaman uyguluyor musun derseniz, cevabım hayır. Benimki sadece oyuncak (ağırlıklı olarak LEGO) fotoğrafçılığına ilgi duyanlar için, başlangıç düzeyinde bir yazı grubu olacak. Bu konuda benden çok daha deneyimli olan, çok daha güzel resimler çeken, ve bu konuda bilgi veren başka bloglar var. Bu konuya ilgi duyuyorsanız ve İngilizceniz yeteri kadar iyiyse, o bloglara da göz atmanızı kesinlikle tavsiye ederim.

Fotoğrafçılık çok geniş bir konu. Bu konuda yazılmış bir sürü kitap, internet üzerinde bir sürü ders, bir sürü yazı bulmak mümkün. Benim burada izleyeceğim yol, kendi deneyimlerime dayalı bir yol olacak, dolayısıyla “Aaa bunu niye şimdi söylüyor, daha önce söyleseydi ya!” derseniz, nedeni bu.

Diyafram, Enstantane ve ISO

Hem fotoğraf makinalarında, hem telefon kameralarında olan otomatik ayarlar var. Bunlar diyafram, enstantane ve ISO ayarları (ya da aperture, shutter speed ve ISO) (özellikle İngilizcelerini yazıyorum ki isteyen başka kaynaklara da bakabilsin). Diyafram, kameraya ne kadar ışık girdiğini ve alan derinliğini ayarlıyor. Enstantane, objektifin ne kadar süreyle açık kaldığını belirliyor. ISO değeri da kameranın ışığa ne kadar duyarlı olduğunu gösteriyor.

Oyuncak fotoğrafçılığı, diyafram, enstantane ve ISO infogramı

Bu değerleri bir benzetmeyle daha kolay anlamak mümkün. Gözünüzü düşünün. Gözbebeğiniz, ışığın fazla olduğu bir ortamda küçülür, az olduğu bir ortamda büyür. Bu, diyafram. Gözünüzü kırpma hızınız, enstantane. Bir anda elektriklerin kesildiğini varsayalım, ortalık karardığında gözünüz bir süre sonra ana hatlarıyla da olsa çevrenizdeki objeleri algılamaya başlar, yani hassasiyeti artar. Bu da ISO değeri.

Bu değerlerin hepsi profesyonel ve yarı profesyonel kameralarda var. Telefon kameralarında bu ayarlarla oynamak çok kolay değil, marka ve modele bağlı olarak kamera uygulamasındaki ayarlar değişiyor. Ama bazı ayarları manuel olarak yapmanıza izin veren uygulamalar bulmak mümkün.

Diyafram, enstantane ve ISO değerleri birbiriyle bağlantılı olarak çalışıyor. Fotoğraf makinalarında yarı-otomatik modda çekerken, birini arttırdığınızda, diğeri ortama bağlı olarak azalıyor ya da artıyor.

Diyafram (Aperture)

Fotoğraf makinasında (ve dijital fotoğraflarda) bu “ f “ sembolüyle gösteriliyor. f/1, f/2, f/4 yazılarını görüyorsanız, anlayın ki diyafram ayarıyla oynuyorsunuz. Bu ayarlarda, sayı ne kadar büyükse, diyafram da o kadar küçük oluyor, yani daha içeri daha az ışık giriyor.

Diyafram sadece ışığı değil, aynı zamanda alan derinliğini de kontrol ediyor. Bu ne demek? Konunun önünde ve arkasında olan objelerin bulanık ya da net olması. Burada da doğru orantı var, diyafram değeri küçüldükçe alan derinliği de küçülüyor. Yani vıcır vıcır oyuncakların olduğu bir masada tek bir minifigüre odaklanmak istiyorsanız, düşük bir değer seçiyorsunuz, böylelikle arkadaki karmaşa bulanık çıkıyor. Eğer arka planda bir manzaranız varsa, ve minifigür kadar manzarayı da göstermek istiyorsanız, o zaman yüksek bir diyafram değeri kullanıyorsunuz.

Diyafram ve alan derinliği ile ilgili önemli bir nokta var: Derinlik duygusunu verebilmeniz için konunun önünde ya da arkasında (ya da her ikisi birden) bir şeyler olması gerek. Yani boş bir zemin üzerinde çektiğiniz bir fotoğrafın diyafram ayarlarıyla oynadığınızda sadece fotoğrafın aydınlık-karanlık oranlarını değiştirmiş olursunuz.

Aşağıdaki fotoğraflar, FujiFilm X-T2 makinasıyla çekildi. Yukarıdan aşağıya diyafram değerleri f/1.6, f/5.6 ve f/16. İlk fotoğrafta hem arka plan bulanık, hem de önde kalan zemin. Diyafram değeri küçük olduğu için alan derinliği de daralmış. İkinci fotoğrafta arkada yapılar olduğu anlaşılıyor, ama çok net çıkmamışlar. Son fotoğraf ise en geniş diyafram ve alan derinliğine sahip, bu yüzden de arka plandaki şekiller diğerlerine göre daha net. Eğer diyafram değeri daha büyük olsaydı, onlar da konu kadar net çıkabilirlerdi.

Oyuncak fotoğrafçılığı farklı diyafram değerleri

Yaptığım araştırmada, çoğu akıllı telefonda bu ayarla oynanmadığını öğrendim. Ben iPhone 13 kullanıyorum, çektiğim fotoğraflara baktım. Arka kamerayla çektiğim bütün resimlerde f/1.6, ön kamerayla çektiklerimde de f/2.2 yazıyor. Her ne kadar farklı uygulamalar farklı diyafram değerleriyle çektiğini söylese de, fotoğrafın özelliklerine baktığımda değer değişmiyor.

Şu aşağıdaki fotoğrafı eğer telefonla değil de diyafram ayarlarıyla oynanabilen bir kamerayla çekseydim, hem minifigürleri, hem de arka planı net gösterecek bir diyafram ayarı yapabilirdim. Telefonda bu olmadığı için ayrı ayrı iki resim çekmem gerekti. Ha, eğer istenirse sonradan o iki resmi üst üste koyup hem ön planı, hem de arka planı net olarak göstermek mümkün, ama bu biraz uğraştırıyor.

Eğer fotoğrafları telefonla çekiyorsanız, odak istiflemesi (focus stacking) tekniğini kullanarak çektiğiniz resimdeki herşeyin net gözükmesini sağlayabilirsiniz. Dediğim gibi, bu biraz uğraştıran bir teknik, çünkü hem fotoğrafı ona uygun çekmeniz gerek, hem de sonrasında bir uygulama yardımıyla birtakım düzenlemeler yapmanız gerek. Aşağıda bu tekniğin kullanılışıyla ilgili üç tane örnek var. İlk ikisi, Jérôme Barchietto’nun BrickCentral için Eylül 2023’te çektiği fotoğraflar, üçüncüsü de benim denemem. Her üç fotoğraf da odak istiflemesi tekniğini kullanıyor.

Enstantane (Shutter Speed)

Ne demişiz buna, objektifin ne kadar süreyle açık kaldığını belirleyen değer. Enstantane, 1, 2, 4, 8 gibi tam sayıların yanında, 1/2, 1/4, 1/30, 1/125 gibi kesirli sayılardan oluşabiliyor. Bu sayılar, objektifin kaç saniye açık kaldığını gösteriyor. Yani enstantaneyi 1 olarak ayarlarsanız, 1 saniye boyunca açık kaldığını, 1/125 olarak ayarlarsanız, saniyenin 125’te 1’i kadar süreyle açık kaldığını söylüyor.

Telefon kamerasıyla başlayalım bu sefer. Diyafram açıklığı değişmediği için, kamera enstantane değerini ortamdaki ışığa göre ayarlamış. Aşağıda üç tane fotoğraf var, hepsinin diyafram değeri 1.6. Ama soldakinin enstantane değeri 1/25, ortadaki 1/60, sağdakinin ise 1/122. İlki, görebildiğiniz gibi, karanlık bir bar ortamında çekildi. Konuyu ve çevresini gösterebilmek adına objektif daha uzun süre açık kalmış. İkincisi evde, görece aydınlık bir günde çekildi. Üçüncüsü ise güneşin parladığı bir günde, dışarda çekildi. Fazla ışık girip de ışık patlaması olmasın diye, en düşük enstantane değeri ona ait.

Oyuncak fotoğrafçılığı farklı enstantane değerleri

Tamam da, eğer kamera bunu otomatik olarak ayarlıyorsa, biz neden uğraşalım?” Evet, sıradan resimler çekeceğinizde uğraşmanıza gerek yok (sıradan kelimesini küçümsemek için kullanmıyorum, benim resimlerimin büyük bir kısmı sıradan). Ama belki biraz farklı bir şey yapacaksınız. Belki minifigürünüzün eline bir şemsiye verip, musluğun altına koyup, yağmur efekti yaratmak istiyorsunuz, ama su damlaları bir türlü net çıkmıyor. Belki ışıkla oynamak istiyorsunuz, ve bu fotoğrafta da çıksın, sonradan uygulamayla uğraşmayayım diyorsunuz. İşte o zaman, enstantane ayarları epey işe yarıyor.

Aşağıda gördüğünüz resimlerin ikisi de büyük enstantane değerleriyle çekildi. Soldakinin sırasıyla diyafram, enstantane ve ISO değerleri f/8, 2, ve 64. Sağdakinin ise f/8, 4 ve 100. İkisi de Nikon CoolPix P80’le, enstantane öncelikli modda çekildi, yani diyafram ve ISO değerlerini makina otomatik olarak belirledi. Birinde figür sabit, kamera hareket ediyor (sol), diğerinde ise hem kamera hem de figür sabit, ama arkadaki ışık hareket ediyor (sağ). Sağdaki fotoğrafta yaptığıma ışık izi tekniği deniyor (light trailing).

Fotoğraflarda ışık izi bırakma, benim çok hoşuma giden bir teknik. Aşırı zor olmamakla birlikte çok kolay da değil, öncesinde birkaç deneme yapıp ayarları bulmanız gerek. Aşağıda görebileceğiniz gibi, kedili fotoğrafı yakalamadan önce birkaç denemem oldu.

Oyuncak fotoğrafçılığı ışık izi

Işık izi bırakmayı bir de telefonla yapmayı denedim. Varlens adlı bir uygulama, ücretsiz olarak objektifi 2 saniye açık tutmama izin verdi. Telefonu sabitleyip, başka bir telefonun ışığıyla aşağıdaki kareyi yakaladım. Çok ayak üstü çekilen bir fotoğraf, sırf oluyor mu diye denemek için. Fotoğraf makinaları bu işlemi nasıl yapıyor bilmiyorum, ama uygulama 2 saniyelik bir video çekip, tüm kareleri birleştirerek bir fotoğraf oluşturuyor.

Işık izi yapacaksanız, kamerayı sabitlemenizi tavsiye ederim. Objektif uzun süre açık kaldığında, elinizin en küçük bir titremesi bile çektiğiniz fotoğrafın bulanık olmasına sebep oluyor.

Peki, enstantane değeri küçülünce ne oluyor? Onun da örnekleri aşağıda.

Soldakinin enstantane değeri 1/1700, sağdakinin de 1/2000. Bu sayede, normalde yakalaması çok kolay olmayan su hareketi ve damlaları, sanki havada asılı duruyormuş gibi çıkabiliyor. İkisi de eski fotoğraflar, Nikon’la çekildi.

Benzer bir şeyi, Yamera uygulamasıyla denedim. Amaç sadece enstantane değerini test etmek olduğu için, bu fotoğraflarda oyuncakla alakalı bir şey yok. Ama uygulama testi geçti, ve gördüğünüz gibi su damlalarını havada yakalamayı başardı. Soldakinin enstantane değeri 1/1009, sağdakinin 1/74.

ISO

Açıkçası ISO değeri, benim fazla kurcaladığım bir değer değil. Bu yüzden de diğer ikisi kadar deneyimli değilim. Yine de hem hatırladıklarımı yazacağım, hem de araştırmalarım sonunda bulduklarımı.

ISO değeri için kameranın ışığa duyarlı olma derecesi demiştik. Bu değer arttıkça, kamera ışığa daha duyarlı oluyor, bu da daha fazla ışık alması ve çektiğiniz fotoğrafın daha aydınlık olması demek. Fakat bu duyarlılık, yanında başka şeyleri de getiriyor. ISO değerini arttırdığınız zaman, fotoğrafta kumlanma (grain) ya da gürültü (noise) olarak ifade edilen, küçük noktalar ortaya çıkıyor, ve fotoğrafın netlik düzeyi azalıyor.

Denemek için Yamera uygulamasının ISO değerleriyle biraz oynadım. Sonuçlar şu şekilde çıktı.

Oyuncak fotoğrafçılığı farklı ISO değerleri

İlk resimde ayarların hepsi otomatik. Ona aydınlık düzeyi olarak en yakın resim hemen çaprazındaki resim. Aşağıda iki resme de iyice yaklaştığımda çıkan görüntü var.

İlk resimde gayet belirgin olan toz parçacıkları ikinci resimde neredeyse yok gibi, bu güzel. Ama kafasının üzerindeki çizginin keskinliği de gitmiş. Normalde sol taraftaki deliğin etrafından dolaşan bu çizgi, alttaki resimde neredeyse kaybolmuş durumda.

Peki, madem ISO değeri resmin netliğini ve keskinliğini azaltıyor, o zaman neden kullanıyoruz? Bunu gerektiren bazı durumlar olabilir. Yeterli ışık olmayan bir ortamda çekim yapıyorsunuzdur. Flaş kullandığınızda her yer cayır cayır parlayacağı için (unutmayın, plastik parçaların resmini çekiyoruz), flaşı açmak yerine ISO değerini arttırabilirsiniz. Ya da flaş kullanamayacağınız bir yerdesinizdir. Kamera da olsa, telefon da olsa, yeterli ışık alabilmek için objektif daha uzun süre açık kalacak. Bu da elinizin en küçük bir titremesinde, konunun bulanık çıkacağı anlamına geliyor. Oysa ISO değerini arttırıp, kamerayı ışığa daha duyarlı bir hale getirirseniz, karanlık bir ortamda hızlı bir şekilde fotoğrafı çekebilirsiniz.

Diyafram, enstantane ve ISO değerleri birbirine bağlı olarak çalışıyor. Stuck in Plastic sayfasında bunu çok güzel anlatan bir infogram buldum, onu yürütüp çevirdim. Benzer görselleri hem Türkçe, hem İngilizce fotoğrafçılık sayfalarında rahatlıkla bulabilirsiniz.

Deneyin!

Ben burada ne desem aslında biraz anlamsız. En iyisi fotoğraf makinanızı ya da telefonunuzu alıp deney yapmanız. Farklı ışık koşullarında, farklı diyafram, enstantane ve ISO değerleriyle fotoğraflar çekin. İki tanesini sabitleyip, biriyle oynayın, aradaki farka bakın. Telefonlarda dediğim gibi diyafram ayarını değiştiremiyorsunuz, ama neredeyse tüm fotoğraf makinalarında diyafram öncelikli mod (A ya da Av) ve enstantane öncelikli mod (S ya da Tv) bulunuyor. Bunların yanında bir de tüm kontrollerin sizde olduğu manuel (M) modu oluyor. Kameranın marka ve modeline göre daha farklı modlar da olabilir. Eğer fotoğraf çekmek için belli bir zaman ayırıyorsanız, 5-10 dakikasını da bunları keşfetmeye ayırın.

Eğer fotoğraf çekmek için telefonunuzu kullanıyorsanız, internette biraz araştırın, manuel kontrol yapmanıza olanak sağlayan hangi uygulamalar var diye. iPhone kullanıcıları için Yamera ve Varlens uygulamalarını önerebilirim. Yamera, pek çok kontrolü ücretsiz olarak yapmanıza izin veriyor. Varlens’i ise ücretsiz olarak indirebiliyorsunuz, farklı ayarlarla fotoğraf çekebiliyorsunuz, ama bunları kaydetmek için para istiyor. Ama en azından neyin ne olduğunu görmek için bir başlangıç. Eğer sizin kullandığınız ve memnun olduğunuz uygulamalar varsa, onları da yorumlarda paylaşın lütfen, böylece başkaları da yararlanabilsin.

Bugünlük bu kadar. Eğer burada okuduğunuz teknikleri kullanarak fotoğraf çeker ve Instagram’da paylaşırsanız, #bukabricksfotoğrafları etiketini kullanmayı unutmayın. Herhangi bir sorunuz olursa da yorumlardan ya da Instagram üzerinden bana ulaşabilirsiniz.

Bir sonraki yazıda görüşmek üzere!

 

Oyuncak fotoğrafçılığı (ve tabii LEGO fotoğrafçılığı) ile ilgili kayda değer sayfalardan bazıları:

 

Jérôme Barchietto‘nun fotoğrafları ve Stuck in Plastic sayfasından yürütülen infogram dışında tüm fotoğraf ve illüstrasyonlar bana ait.

Kimisi çocukken Barbie bebeklerle oynar, kimisi de LEGO minifigürleriyle küçük dünyalar kurup, bu dünyaları büyüyünce de korumaya devam eder. Sanırım benim hangi gruba dahil olduğum belli :)

Bir yorum yazın

Back to Top