2024’ü bitirirken…

Şaka maka bir yılı daha devirdik. Minifigürüyle minibebeğiyle; hayvanıyla bitkisiyle, küçüklü büyükle çeşit çeşit setlerle geçen koca bir yıl. Brickset’e şöyle bir baktım, bu yıl 927 set çıkmış. Tabii bunlara kitaplar, dergiler, dergilerle gelen hediyeler ve promosyon setleri de dahil. Yine de bana sorarsanız hiç göz ardı edilecek bir rakam değil.

Bu yıl Buka Bricks için de ilginç bir yıl oldu. Bir kere uzun zamandan sonra ilk kez blogda misafir yazarların yazısı yayınlandı. Kimi daha fazla, kimi daha az yazdı, ama farklı temalar, farklı bakış açıları geldi. Her ne kadar blogun yayın hayatı Kasım 2020’de başlamış olsa da, Nisan 2024’te bir yılını doldurdu – ara vermeden, aksatmadan, her hafta en az bir yazı yayınlayarak. Haziran’da alınan kararla bir odak noktası oldu, hayvanlar, ve böylece internette bulabileceğiniz en kapsamlı hayvan yazıları arşivi ortaya çıktı. Ağustos’ta çift dilli oldu, böylece daha geniş bir kitleye hitap edebildi. Evet, bu işleri biraz zorlaştırdı ama buna rağmen yine de zorluklara göğüs germeyi başardı. Kasım’da ise ikinci ödüllü fotoğraf yarışması düzenlendi.

Aradığınız, aramadığınız tüm hayvanlar burda!

Blogun kurucusu da (ben yani :) ) bu arada boş durmadı. Sadece internet ortamında değil, gerçek hayatta da kendince bazı etkinlikler yaptı. Yeni LEGOseverlerle tanıştı, onların sayesinde önünde yeni kapılar açıldı, dostluklar kuruldu. Arada bazı hayal kırıklıkları oldu; yani büyük bir heyecanla açılması beklenilen LEGO müzesinin birkaç ay içinde kapanacağı kimsenin aklına gelmezdi, ama yine de “Bu da böyle bir deneyimdi” deyip yola devam edildi. Bir yıl içinde üç farklı LEGO mağazası ziyaret edildi, Kanyon (İstanbul), Kentpark (Ankara) ve TerraCity (Antalya). Tamam, sonuncusu zaten düzenli olarak gittiğim bir yer ama daha öncesiyle kıyaslandığında bu da bir başarı bence :)

2024’ün güzel insanlarından bazıları

Her ne kadar son zamanlarda fazla aktif olmasa da, Yiğit’in blogda yazmaya başlamasını başlı başına bir artı olarak görüyorum. Onun yazıları ve videoları sayesinde hem farklı LEGOseverleri tanıma şansım oldu, hem de LEGO Inside Tour gibi nadir bir etkinliği yakından izleme fırsatım. Kurduğumuz dostluktan hiç bahsetmiyorum bile. Antalya’ya geldiğinde karşılıklı oturup sohbet etme şansımız oldu. Uzun zaman boyunca hobisini çok fazla kişiyle paylaşamamış biri olarak, bu benim için gerçekten bulunmaz bir nimetti.

LEGO Inside Tour’dan bir kare

Aynı şekilde Daniel de (ifolbricks) farklı bir bakış açısı getirdi. Minifigür Sam aracılığıyla başlayan tanışıklığımız, kısa sürede güzel bir arkadaşlığa döndü. Bir yanda LEGO temalı projeleri, bir yanda gezileri derken birdenbire ben de kendimi onunla dünyayı dolaşır buldum.

Daniel Küresel Topluluk Projesi üzerinde çalışırken

Bahsetmeden geçmek olmaz, Antalya LEGO mağazasında çalışan Berk de çok keyifli bir setin incelemesiyle bloga katkıda bulundu. Ara sıra yine yazar diye ümit etmiştim, ama işi başından aşkın olduğu için her zaman vakit bulamıyor. Belli mi olur, belki 2025’te onu da daha fazla görürüz aramızda.

2024’ün ilk bombalarından

Son olarak da Yuki’den bahsetmek istiyorum, 2024’ün son konuk yazarı. Ummadık taş baş yarar derler, bu da biraz öyle oldu. Sohbet kanalında başlayan bir konu birdenbire karşılıklı konuşma gibi olan bir yazıya dönüştü. Kendimi inanılmaz bir bakış açısı karşısında buldum. Benzer düşünceleri ilk kez duymuyor olsam da, o yaştaki birinden ilk kez duyuyordum. Tartıştığımız konular beni düşünmeye itti, ve Yuki sayesinde günümüzün koşuşturmasından uzaklaşıp geçmişe gitme fırsatım oldu.

Nesilleri birbirine bağlayan oyuncak: LEGO.

Uzun lafın kısası, 2024 hem blog için, hem de benim için güzel bir yıldı. Yediğin içtiğin sana kalsın, gezip gördüklerini anlat derler. Alınan setler, minifigürler ve hayvanlar bana kalsın, tanıştığım güzel insanları anlattım size. Evet, biliyorum, çoğu zaman çok bir ayran budalası modundayım, belki de gereğinden fazla pembe gözlüklerle bakıyorum hayata. Ama söyler misiniz, zaten yeteri kadar derdimiz, sıkıntımız yok mu? Hepimizin hayatı zorluklarla dolu değil mi? Ne var yani kısa bir süreliğine de olsa onları unutsak, yokmuş gibi davransak, ve bıraksak içimizdeki çocuk dışarı çıksa? Hayat öyle ya da böyle devam ediyor, ve aptallıklar dünyanın neresinde olursak olalım karşımıza çıkacak. “Çocukken hayat ne güzeldi, dert yok tasa yok.” Eğer bu yazıyı okuyorsanız, zaten bir yanınız çocuk olarak kalmayı başarmış demektir. Hayata daha sık onun gözüyle bakmaya çalışın. Evet, çoğu probleme çözüm olmuyor, ama akıl sağlığınızı korumanızda büyük fayda sağlıyor. Kişi kendinden bilir :)

Hepinize mutlu, güzel ve sağlıklı bir yeni yıl diliyorum. 2025’te görüşmek üzere!

En büyük destekçimiz ve ihtiyar LEGOsever Üstün bey :)

Kimisi çocukken Barbie bebeklerle oynar, kimisi de LEGO minifigürleriyle küçük dünyalar kurup, bu dünyaları büyüyünce de korumaya devam eder. Sanırım benim hangi gruba dahil olduğum belli :)

Bir yorum yazın

Back to Top